Selam, rahmet ve bereket üzerinize olsun.

Günümüz insanının dilinde çokça yer bulan bir kelime hırs. Azimle aynı anlamda olmadığını ya bilmiyor ya çok sonra fark ediyoruz. Üstelik farkına vardığımızda da bazen çok geç olabiliyor. Kendimize sürekli söyleyip durduğumuz kelime hırs olunca, zararlarının verdiği alışkanlık inkâr edilemez boyuta ulaşıyor. 

Hırsın sözlükteki anlamı, sonu gelmeyen istek aşırı tutku, öfke, kızgınlık. Azmin sözlük anlamı ise; bir işteki engelleri yenme kararlılığı. Aradaki fark bariz… Azim kendimizi geliştirmemizle eşdeğerken, hırs kendimizi ilerletmemize değil de başkalarının gerilemesine daha çok bel bağladığımız gerçeğine denk geliyor. Peki nasıl üstesinden gelir, neyin hırs yahut azim olduğuna nasıl karar verebiliriz?

Rekabet Senin için Bir Araç Mı Yoksa Amaç Mı?

Hangi alanda kendimizi geliştirmek istersek isteyelim rakiplerimiz olacak. Fakat rekabet bizim için bir araç mı yoksa amaç mı? Eğer araçsa, doğru adımlar atıyoruz. Fakat amaçsa, içinde bulunduğumuz durum önce başkalarına sonra da kendimize zarar vermemize neden olacaktır.

Rakiplerine Karşı Ne Hissediyorsun?

Hırs, bizce burada tamamıyla kendini gösteriyor. Eğer içinde olduğumuz yarışı kazanmak için rakiplerimizin gerilemesi gerektiğini düşünüyorsak maalesef o hastalığa yakalanmışız demektir. 

Hırs Hastalıksa Nasıl Tedavi Edilir?

Fikrimce hastalık kategorisinde olmalı çünkü bir adım ilerisine saplantı demek mübalağa olmaz. Üstelik herkesten nefret ederek başarılı olmak da bizlerin tercihi değil. Gönül yıkmak yerine yaparak kendimizi geliştirip hedeflerimize ulaşamaz mıyız? Elbette ulaşabilir başarılı olabilir ve Allah rızası için uhuvveti geri plana itmeyip hem dünyada hem de ahirette güzellikler yaşayabiliriz. Ayette geçen ‘’Mü’minler ancak kardeştir.’’ ve Peygamber Efendimiz (sav) söylemiş olduğu ‘’İman etmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de hakiki manada iman etmiş olmazsınız.’’ ibareleri bizim için elmaslar ve mücevherlerden çok daha değerli olmalı. Dolayısıyla ben önce sevmekten başlamak gerektiğini düşünüyorum. Sevmek iyileştirir. Önce sevilmeye en layık olanı, O’nu. Sonra O’nun alemlere rahmet olarak yarattığı en sevgiliyi, sonra onun en sevdiklerini ve böyle böyle bütün alemi. Şahsi çıkarlarımızı bir kenara bırakıp Allah için sevdiğimiz zaman zaten Allah (cc) bütün rahmetiyle bizim üzerimize bereketler yağdıracaktır. Hırs bir hastalıktır ve diğer birçok hastalık gibi sevgiyle tedavi edilir. Yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyi öğrenmek de Rabbin rahmetini celb eder.

‘’O razı olduktan ve kabul ettikten sonra sizler istemek talebinde olmadığınız halde halklara da kabul ettirir, onları da razı eder’’ dedikten sonra bizim Yunus’un o güzel kelimeleriyle sizlere veda ediyorum: “Ben gelmedim dava için, benim işim sevgi için. Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim…”