FİKRİYAT

Heyecanlıyız ve Bu Maçı Alacağız

Heyecanlıyız ve Bu Maçı Alacağız
Gerideyiz …

Hatta fark yemişiz …

Dakikalar aleyhimize işlerken oturmuşuz ve maçın gidişatını seyrediyoruz.

Yorgun olduğumuzu söylüyoruz , yorgun olmaya hakkımız mı vardı bizim?

Her atakta gol yemeye alışmışız, sanki maç bitmiş gibi halimiz.

Ama; HAYIR !  HAYIR !  son düdüğü sûr olan bir maçın içindeyiz .

Ama hayır! Korkmuyoruz bir şeyimiz var bizim, heyecanımız var …

En basit ilaçları bulamadığı için ölen çocukları kurtarmak için heyecanımız var . Filistin deki çocukları üzerine sıkılan kurşundan kurtarmak için heyecanımız var .

Ve kalkıyoruz ayağa bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanığın yeteceğini biliyoruz.Ve gençler ; maç daha bitmedi, geriye düştüğümüzde değil vazgeçtiğimizde kaybedeceğiz diyoruz.Peki ya nasıl alacağız bu maçı ?

Öncelikle trübünden seyredenleri görüyoruz, oysa bu hepimizin maçı, mücadelemiz tüm insanlığın mücadelesi, endişemiz tüm insanlık için, emeklerimiz YENİ BİR DÜNYA için .

Ölen her insan, her çocuk için gözyaşı dökeriz biz , bizim için Türkiye’deki çocuk neyi ifade ediyorsa Somali’deki çocuk aynı şeyi ifade ediyor. Filistin’deki çocuğun ölümüne ne kadar üzülüyorsak, Cizre’de ölen çocuğa da o kadar üzülüyoruz.

Ve ancak ne zaman böyle olursa o zaman kamil iman sahibi olabiliriz .

Ve tribündekileri sahaya indirmek mecburiyetindeyiz , haykıracağız; ‘Bu bir meydan muharebesidir ve kimsenin trübünden seyretmeye hakkı yoktur.’ Yeryüzünde yapılan her zulmü kalplerimizden kalplerine  taşıyacağız. 

Bu kokuşmuş düzenin sonunun geldiğini gecenin en karanlık anının sabaha en yakın an olduğunu insanlara hatırlatacağız . 

Ekranların karşısında uyuşturulan , betonların arsında ruhsuzlaştırılan, yıldızları görebilecekken ampullere takılan insanları uyandıracağız.

Ve teknik düşüneceğiz, eğer bu eksik kadroyla devam edersek her atakta daha fazla yorulacağız. Yani hem oynamamız hem de adam kazanmamız şart. Okuduğumuz her kitap, kendimizi geliştirmek için yaptığımız her çalışma, abilerimizle kardeşlerimizle katıldığımız her toplantı rakip kalenin ağlarını sarsacak .

Ama yetmez  golde yememeliyiz. Saatlerce telefonumuzla tabletimizle bilgisayarımızla baş başa kaldığımız vakit rakip ile kaleciyi karşı karşıya getirir ki bunu hiç istemeyiz.

En iyi oyuncularının medya olduğunu bileceğiz ki burdan da gol yemeyelim.

Ekranlara takılı kalmayacak kalplerimiz; bırakalım televizyonlarda yazılıp çizilsin, reelpolitik denilsin, var olan konjonktür denilsin, ülke şartları denilsin… Varsın ekranlara göre faiz dünya gerçeği olsun, bize göre faiz çıkmaz bir sokak da gaza abanmak olacak ki çarpmak maalesef kaçınılmazdır .

Biz bu düzenin köleleri değiliz, Allah’ın izniyle de asla olmayacağız ve dahası; düzenle bağdaşmış olan bu insanları uyandırmayı da boynumuzun borcu biliriz.

Duyduğumuz gördüğümüz her habere inanmayacağız çünkü bizler kuranı azimüşşanın her ayetine eksiksiz iman eden insanlarız.

‘’Namazı ikame edin zekatlarınızı verin.‘’ (Ahzap, 33) ayetine olan imanımız ‘’Ey iman edenler, bir fasık sizebir haber getirdiğinde onu araştırın.’’ (Hucurat, 6) ayetine olan imanımızdan daha fazla değildir.

Ve en yakınımızdan başlayacağız kardeşim; okulumuzun kantininden, apartmanımızdakilerden, mahallemizdekilerden veya  sınıfımızdan, bir bardak çay ile kollarına girip konuştuğumuzda, birazcık sıcaklık ve samimmiyet hissettirdiğimizde, onların da kalplerindeki tohumlar yeşermeye başlayacaktır.

Bu samimiyetsiz ve çirkin hayattan, bu kahrolası düzenden, menfaatleri tanrıları olmuş insanlardan mahzun olup solan kalpler bizimle yeşerecek.

Sözlerimize yumuşak ve kibar gireceğiz ki kendimizi dinletelim, eğer yeryüzünde çekilen acıların faturasını karşımızdakine kesersek elimizde koca bir -1 olur .

Unutmamalıyız ki hedefimiz tüm insanlığın kurtuluşudur.Fikirlerinden dolayı bir insanı dışlamak, anlatsam da anlamaz anlayışı bizim bir şeyler anlayamadığımızı gösterir ki büyük vebaldir.

Ve sabırla, heyecanla, her insanı severek onların kurtuluşu için çalışacağız, unutmayacağız ki bir insanı sevmekle güzelleşecek dünya.

Ve heyecanımızın, onların da heyecanı olduğunu göreceğiz, iki kişi, üç kişi derken trübünden koşanları göreceğiz…

Evet fark var ama kapatıyoruz , gerideyiz ama vazgeçmedik , heyecanlıyız ve bu maçı alacağız. 

YAZAR HAKKINDA
Muhammed Fatih Polat
Muhammed Fatih Polat
İstanbul’da doğdu. Aslen Sivaslı olup İstanbul’u daha çok sevmektedir. Milli Görüş hareketini ilk kez küçük bir çocukken ‘haydi Mücahit ERBAKAN de oğlum’ diyen babasından duymuş olacak ki kendini bildi bileli bu hareketin içinde. Lise öğrenimini Mesleki Açık Öğretim Lisesi İmam-Hatip bölümünde bitirip Hafızlık eğitimini de Fatih'te tamamlamıştır.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN