GÜNDEM

Kadim Şehir Kudüs

Kadim Şehir Kudüs
Miracın eşiği, medeniyetin beşiği, ilk sevdamız, dinmeyen acımız. Davamız Kudüs…

Arapça El Kuds, İbranice Yeruşalayim olarak adlandırılan Kudüs, dünyanın en eski kentlerinden birisidir. İslamiyet’in doğuşu ile birlikte Müslümanların ilk kıblesi oldu. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), İslamiyet’in yayılmasında önemli bir nokta olan Kudüs’ten Miraç’a yükseldi ve Mescid-i Aksa burada inşa edildi. Mescid-i Aksa ve Kubbetüs Sahra Müslümanların şehirdeki sembolleri olup, Kudüs ilk olarak Halife Hz. Ömer döneminde fethedilmiştir.

İslam için olduğu gibi Yahudi ve Hristiyan dinleri için kabul gören bazı yapı taşları da burada bulunuyor. Hz. İsa’nın burada çarmıha gerildiği rivayeti ve bu nedenle buranın hac noktası olarak kabul görmesi Hristiyanlar için, milattan önce 10. Yüzyılda Kral Davud’un Kudüs’ü ele geçirmesi ise burayı Yahudiler için anlamlı kılıyor.

Milattan öncesine dayanan geçmişi ve hala önem taşıyan değeri ile ilk kıblemiz ihmallerimizden dolayı gündemimizden düşmüyor. II. Halife Hz. Ömer’den (a.s.) itibaren ilk defa hilafet sancağı altına giren Kudüs sonrasında onun için defalarca büyük savaşların yapıldığı bir yer olarak kalmaya devam etti. 637 yılında İslam topraklarına katılan Kudüs 1099 yılında I. Haçlı seferleri ile Hristiyanların yönetimine geçti ve Kudüs Krallığı adında bir devlet kuruldu. Haçlıların kanlı ve zorba yönetiminden bıkan Kudüs halkının ve şehrinin kaderi Selahaddin Eyyubi ile değişti. 1187 yılında birçok İslam Devleti’nden askerin de katılımı ile beraber kurduğu orduyla Hittin Savaşında haçlıları büyük bir yenilgiye uğratan Selahattin Eyyubi Kudüs halkına en iyi şekilde muamele yaptı. Kübbetü's Sahra’nın üstündeki haç işaretini kaldırttı. Şehrin restore, mimari ve yenilenmesine çok önem verdi. Selahattin

Eyyubi’nin vefatıyla yeniden istikrarsız bir yönetim sürecine giren Kudüs’te ecdadımız Osmanlı’nın gelişiyle uzun yıllar sürecek bir refah ve saadet dönemi yaşanacaktı. 

1516 yılında Yavuz Sultan Selim hükümranlığındaki Osmanlı Devleti’nin Memlük Devleti’nden almasıyla Kudüs şehrinin yönetimi ecdadımıza geçmiş oldu. 400 yıl Osmanlı İmparatorluğu adalet üzere ve refah içerisinde bu kutsal şehri yönetti. Osmanlı padişahları bu kutlu beldeye ve orada yaşayanlara bir çok hizmette bulundu ve son ana kadar hangi şart altında olursa olsun korudu.

I.Dünya savaşının karışık ve yoğun atmosferinde bir çok cephede savaşan Osmanlı İmparatorluğu toprak kayıpları yaşıyordu, aynı zamanda iç karışıklıklarla mücadele eden imparatorluğun kötü durumundan faydalanan İngilizler 9 Aralık 1917 tarihinde Kudüs Şehrini işgale başladılar. Osmanlı Ordusu olumsuz şartlara rağmen halkında teveccühü ile destansı bir mücadele ortaya koydu ancak bu savunma yeterli olmayınca Osmanlı Ordusu savaşarak şehirden çekilmek durumunda kaldı. Osmanlı Askerleri Kudüs’ten ayrılırken halkın derin acısı ve endişesi askerlerimizden birinin hatıratlarına şu şekilde yansıdı; 

“Müfreze tam bir sürat ve mükemmeliyetle toplanıp yola düzülmüştü. Filistin'in kahraman anaları Zedud köyünden geçen yolun iki tarafına dizilmiş, ellerinde bakır bakraçlarla askerlerimize su, süt ve yoğurt ikram ediyorlardı. Bu fakir Arap köyünün asil evlatları, ana vatan uğruna kurban giden Anadolu çocuklarına yaprakları üzerinde taze koparılmış portakallar ikram ettiler. Müfreze köyden ayrılırken cevval Arap kadınları eski bir geleneğe uyarak arkamızdan bağırıyorlardı; Geriye dönmeyin, bizi düşmana çiğnetmeyin.” Sonrasında İngiliz mandası haline gelen şehir İngiliz mandasında ki Filistin Devleti’nin başkenti oldu.

14 Mayıs 1948 tarihinde İngilizler Kudüs şehrinden çıkarak, bölgede İsrail işgalci devleti kurdular ve o tarihte Arap İsrail çatışmaları başladı. Filistin’in beşte dördünü işgal ettiler. Kudüs şehri o tarihte ikiye ayrıldı, Batı Kudüs İsrail işgali altında kaldı, Doğu Kudüs Ürdün kontrolünde Müslüman Arapların elinde kaldı.

1967 savaşının yedinci gününde, İsrail Kudüs Eski şehrinin tamamını işgal etti. Bu işgal hala devam etmektedir. Bu süreç içinde şehir halkı işgale karşı direnişe devam etti. İsrail’in Kudüs ve Filistin’de Müslümanların haklarını kısıtlayıcı politikaları 1987’de Batı Şeria’da intifâdaya yol açtı. 1990’lı yıllarda da Kudüs’ün İslâmî yapısını değiştirmeye yönelik politikalara devam edildi. Tarihî mekânların yıkılması, Müslümanların gayri menkullerine el konulması, çeşitli sebeplerle yaşayanların şehri terk etmesinin sağlanması gibi politikalar sonucu Kudüs’teki Yahudi mülklerinin birkaç kat arttığı görülmektedir. 

Dönem dönem intifadalar ve direniş haberleri ile kimi zaman da siyasilerin çıkışları ve alınan politik kararlara gündemimize gelen ilk kıblemizde mücadele hala devam ediyor. Şu an Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa İsrail tarafından yönetilmekte, İsrail’in Kudüs’ü Yahudileştirmeye yönelik çalışmaları devam etmektedir. Müslümanları şehirden çıkarmak için planlar kuruyor, siyasi ve demografik yapıyı değiştirmeye çalışıyorlar. Kudüs şehri adaletin ve hukukun var olduğu bir ortamı aramaktadır ve bu ortama kavuşmak için gelecek günü özlemle beklemektedir.

Bizi dertsiz bırakma Allah’ım…

 

 

                                                                                                                                     

                 

YAZAR HAKKINDA
Mücahit Yıldız
Mücahit Yıldız
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN