KÜLTÜR SANAT

Işıkla Boyama Sanatı

Işıkla Boyama Sanatı
Işıkla boyama sanatı, ışıkla çizim ya da diğer adıyla fotoğrafta ışıkla boyama. Uzun pozlamalı bir fotoğraf çekerken; bir konuyu belirtmek, alanı aydınlatmak veya kamerada ışık şekilleri oluşturmak için bir ışık kaynağını hareket ettirmeye yönelik fotoğraf tekniklerini tanımlayan terimlerdir. 1880’lerden beri kullanılan bir teknik olmasının yanı sıra hem bilimsel hem de sanatsal amaçlarla ticari fotoğrafçılıkta da kullanılmaktadır. Işıkla boyama, bir ressamın tuvale yaklaştığı sanatsal yaklaşıma sahiptir. Işığı doğrudan kullanarak bir görüntü, bir kompozisyon oluşturmaya çabalar.

Basit el fenerlerinden, fiber optik ışıklı kalemler gibi özel cihazlara kadar birçok farklı kaynak kullanılabilir. Uzun pozlama gerektiren bir teknik olduğu için bir tripod veya kameranın sabit durmasını sağlayacak herhangi bir şey kullanılabilir. Bu bir masa da olabilir, bir sehpa da. Kamera sarsıntısını en aza indirmek için genellikle deklanşör kablosu kullanılır. Bazı ışık ressamları, fotoğrafların arka planında ışık izleri oluşturmak için kendi özel cihazlarını üretirler. Bu cihazlar araka fontta tekrarı mümkün olmayan, ünik yapıda simgeler oluşturur. Bunun yanı sıra LED ışıklar, havai fişekler ve farklı ışıldayan malzemeler de kullanılır. Malzemeler hazırlandıktan sonra bir kompozisyon ve ona uygun mekân belirlenir. Yavaş bir deklanşör hızı gerektiren ışıkla boyama, geleneksel resim sanatını pek çok yönden taklit edebilir. Pozlamalar sırasında veya arasında ışıkları üst üste bindirerek, şeffaflık veya nesneleri, ışıkları hareket ettirerek, ekleyerek veya çıkararak eser elde edilir. Bunu haricinde projektörle, web kamerası kullanarak, kamerayı hareket ettirerek elde edilen kinetik ışık kullanılarak, Picasso’nun eserlerinde yer verdiği kalem ışıkları, ortam ışıkları ve flaşlar gibi birçok yöntem ve tarzla birlikte bu sanatı icra etmek mümkündür.

İsmiyle ve zihindeki tezahürüyle çok yeni bir sanatmış gibi algılansa da aslında tarihi 1889 yılındaki Etienne-Jules Marey ve Georges Demeny’nin, tarihte bilinen ilk ışık resmi “Önden patolojik Yürüyüş”e (Pathological Walk From in Front) kadar dayanmaktadır. Teknik çeşitli alanlarda kullanıldı. Frank Gilberth ve eşi bu tekniği işçilerinin hareketini izlemek için kullandı. Man Ray tekniği kullandığı bilinen ilk sanat fotoğrafçısıydı. İyiden iyiye yayılmaya başlayan teknik birçok sanatçının dikkatini çekti. Buna ilgi duyan sanatçılardan biri de Picasso’ydu, Picasso kendisini ziyaret eden Gjon Mili tarafından bu teknikle tanıştırıldı ve ufak bir odada bir el feneriyle havada şekiller oluşturmaya başladı. Bu görüntülerin fotoğraflarının yer aldığı seriye “ışık çizimleri” adı verildi. Bu serinin en ünlüsü ise “Picasso centaur* çiziyor” adlı eserdir.

1970’lerin sonlarına kadar çeşitli gelişmeler ve yenilikler yaşayan ışıkla boyama sanatı, asıl büyük atılımını 1977’de yaşadı.  O döneme kadar oluşturulan bütün ışıkla icra edilmiş eserler ışık çizimleri olarak sınıflandırılmaktaydı. Ancak Dean Chamberlain 1977’de kompozisyonun belirli bölümlerini belirli bir şekilde ayırmak, aydınlatmak veya renklendirmek için elde taşınan ışıklar kullanarak bu tekniği geliştirdi. Aynı zamanda Chamberlain bu tekniği bütün sanat kariyeri boyunca kullanan ilk sanatçı oldu. Bu vesileyle ışıkla daha sık koreografi ve organize performanslar bu tekniğin içine yerleşmiş oldu.

2000’lerin sonlarına kadar tekrar gelişimini sürdüren çeşitli yenilikler kazanan ışıkla boyama sanatına, 2007’de yeni bir terim daha eklendi: ışık sanat performansı sanatçılığı. Bu isimlendirmenin veya yeni dalganın öncekilerden farkının fotoğraftaki arka planın rolü olduğu belirtildi. Bu yeni dönemde ışıkla yeni figürlerin ve yapıların oluşturulması hedefleniyordu. Doğa peyzajdaki veya endüstriyel kalıntılar gibi binalar arasındaki yerler dikkatlice araştırılıp her kompozisyon için farklı arka planlar ve dolayısıyla LED lambalar kullanılmak ana amaçtı. Aynı zamanda bu teknikte bir iş birliği söz konusuydu. Birden fazla kişinin aynı anda farklı görevleri yerine getirmesi, ahenkle şekiller oluşturmasıyla bu sanatın icrası mümkün oluyordu.

Günümüze kadar çeşitli uygulama biçimlerinden geçmiş olan ışıkla boyama sanatı, özellikle günümüzde çok sık kullanılan bir tekniktir. Birçok farklı uygulanış olsa da tek bir biçemin baskın olmadığı çeşitliliğini koruyan ve gelişmeye de açık bir sanat dalıdır. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte gelişmeye devam edecek, hatta belli noktalarda teknolojinin gelişmesine sebep olacak bir sanat olması da diğer sanat biçimlerinden kendisini ayrı bir noktaya koyuyor. Hayatla, insanla ve çevreyle dinamik bir birlikteliği olan ışıkla boyama sanatı, eserlerinin seyirciyi yakalayıp içine çekmesini sağlıyor.

*Centaur: İnsan başlı at biçimindeki mitolojik yaratık.

YAZAR HAKKINDA
Doğan Şimşek
Doğan Şimşek
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN