FİKRİYAT

Kamil İnsan Yolunda Gençliğe Sahip Çıkmak

Kamil İnsan Yolunda Gençliğe Sahip Çıkmak
Allah, insan âlemini en güzel bir tıynet ve yaradılışta yaratmış, ona ruhunu üfleyerek süslemiş ve onu nurlandırmıştır. Onları, nutuk ve beyanlarıyla en faziletli ve en mükemmel hale getirmiştir.

Hadis-i şerifte, “Hayrı, güzel yüzlüler arasında arayın.” buyrulmuştur. Yani güzel insandan güleç yüz ve tatlı söz görülüp işitildiğini; güzel huylar, salih ameller vucuda geldiğini duyurmuştur. Hak Teâlâ, herkesin yaradılışına göre davrandığı vaad ve müjdesini vermiştir. Herkes kendine yakışanı yapmaktadır. Hayırlı genç, ne kimseyi incitir, ne de kimseden incinir.

Âlemin özü, kâmil insan olmaktır. Kim ki “Şeriat sözlerim, tarikat fiillerim, hakikat hallerim.” hadis-i şerifine uymuş; onun sözleri anlamlı, ahlakı güzel olmuştur. Bütün dünya işleri Mevla’nın muradına uygun, hüküm ve hikmetine göredir. Olur ki bir şey hoşunuza gitmezken, sizin için o hayırlı olur ve bir şey de sevdiğiniz halde o hakkınızda şer olur. Kamil insan bu sırrı iyi bilir. Allah’ın takdirine gönlü şad olmuş, hükümlerine teslim olmuş, fiillerine de razı olmuştur. Muradları terk ettiğinden her murada ulaşmıştır. Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Asıl varılacak güzel yer, Allah’ın yanıdır. Allah’ın yanında bulunan ise bakidir. Baki kalacak güzel işler ise Rabbin katında sevapça daha hayırlıdır. Ahiret hayatı daha iyi ve daha süreklidir. Fani olan dünyaya tutkuyla bağlanıldığı gibi Allah’a rağbet edilse, her iki dünyada da mutluluk gerçekleşir. Nasıl ki ateşle su bir yerde olamazsa, bu iki zıtlık aynı kalpte yer alamaz. Allah, salih kulları için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hayallerin ulaşmadığı şeyler hazırlamıştır. Ancak, dünya sevgisi insanlara her şeyi unutturabilmektedir.

Küreselleşeceğiz diye dünyanın rüzgârına kapıldık gidiyoruz. Millet olarak şekilci toplum (gösterişçi Müslüman) olma yolunda hızla ilerlemekteyiz. Oruçlar perhize, haclar seyahate, namazlar takla atmaya döndüğünde miraca yükselmek de zorlaşmaktadır. Yaşadığımız problem ise; en önemli yatırımımız olması gereken gençliğimizin gönül ve zihin dünyasını, güzel örneklerle günümüze hazırlamak, taşımaktır. Kaynakları üst yapıya harcamazsak, bu konuda emek veren sivil toplum kuruluşlarına destek olamazsak, muallimlerimizin çocuklarımıza batı müziğiyle bayram kutlaması yaptırdığına sık sık şahit oluruz. Globalleşme rüzgârlarına karşı gençlimizi koruyamamak, sosyal medyanın oyuncağı haline gelen yavrularımızın yanlış yollara sapmalarına neden olmuştur. Acıları, sıkıntılı olan gençlerimizin serkeşlik yapması onların emniyet sübobu oluyorsa, bırakın saygı görmeyi ülkenin yaşlıları erkeklik gösterisi olarak gençler tarafından yollarda darp ediliyorsa (ve bunlarda sonuçsuz kalıyorsa) kolluk kuvvetlerine kadar herkesin gerçekten ciddi ciddi düşünmesi gerekir. Bunları görmezden gelmek, geçiştirmek, umursamamak topluma yapılacak en büyük kötülüktür. Müslümanların diğer Müslümanlara karşı sevgi ve merhametlerini kaybetmeleri en büyük felakettir. Düşünce de yemek, içmek, çalışmak gibi bir eylemdir. Düşünce kıtlığı içinde olan, birbirleriyle konuşmayan, uzlaşmayan kişiler, kurumlar ve toplumlar gelişemez. Ancak bu konularda ders alan ve yanlışları kaydeden, hızlıca düzelten, toplumun ihtiyacını halleden kurumlarımız yok denecek kadar azdır. Maalesef toplumun çoğu kendi çıkarlarının peşine düşmüştür. Doğruları güzelce  anlatma yollarımız yetersiz kalmakta, gençlerimizi tam kapasite geliştirme, yetiştirme düzeneklerimiz kendi kendimizi kandırmaktan öteye geçmemektedir. Bunlara odaklanacak maddi, manevi güçleri, ortamları organize edemezsek her gün çirkin manzaralarla karşı karşıya kalırız. En iyi şekilde, inceden inceye iyi toplumu tasarlayarak geleceğe hazırlayamazsak gençlerimizi heba ve yazık ederiz. Aile, okul, cami, cemiyet dörtgeninde kullandığımız usulleri yenilememek, gençliğimize sahip çıkmamak, değerlerimizi, inancımızın sabitelerini tartışma konusu yapmak, hoş görülmeyecek hatalar, yüzeysel kınamalarla geçiştirilecek bir konu değildir. Olsa olsa ‘saldım çayıra mevlam kayıra’ anlayışıdır. Din; güçlü bir yapıdır, beslenmesi gerekir. Milletler maneviyatla ayakta durur. Din; kültür haline geldiğinde yaşar. Bu yüzden; değerlerimize, gençlerimize sahip çıkalım. Çocuklarımıza örnek anne, baba olalım. Toplumda hangi işi yaparsak yapalım bir konuma geldiğimiz zaman boşluk dolduran değil, gittiği zaman yeri doldurulamayan, rahmetle minnetle anılan kişi olalım.

YAZAR HAKKINDA
Sabri Bakacak
Sabri Bakacak
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN