GÜNDEM

Kulluğun Tatili Olmaz

Kulluğun Tatili Olmaz
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akl-ı selim sahipleri için pek çok delil ve ibretler vardır.”

Yeryüzü yüzyıllardan beri ritmini koruyarak hareket etmekte, bir yasa çerçevesinde varlığını sürdürmektedir. Güneş ve Dünya uyum içerisinde çalışmakta, gece-gündüzü ve mevsimleri meydana getirmektedir. Toprak her sene yepyeni meyve ve sebzeleri beslemek, onlara bir nevi annelik yapmak için çırpınıp durmaktadır. En küçüğünden en büyüğüne kadar tüm hayvanlar, kodlandıkları misyon üzere hayatlarını idame ettirmektedir. Hülasa hepsi kendilerine yüklenen görev ve sorumluluğu tembellik yapmadan yerine getirmektedir. Her birinin ortak görevi, varlıklarını ve dolaylı olarak var oldukları ortamı korumaktır.

Ortalama 500’e yakın görevi bulunan ve hayati bir organ olan karaciğer hücrelerinin ömürleri yalnızca 150 gündür ve bu hücreler her 6 haftada bir yenilenmektedir. İkinci beyin olarak adlandırılan bağırsakların hücreleri 2-3 günde bir, bilhassa Covit olanların tecrübe ederek önemini anladığı dilimizde bulunan tat alıcılar her 10-14 günde bir, bazılarımızın en büyük sermaye olarak addedip bakımı için saatlerini harcadığı cilt, her 2-4 haftada bir kendisini yenilemektedir. Ellerimizle uzun süre ağır bir şey taşıyıp kaldırdığımızda, parmak bitiminde nasır oluşumu gözlemleriz. Bu, vücudun kendini korumak adına yaptığı bir şey olsa da insanın da işini kolaylaştırmakta ve daha ağır yükleri acı duymadan taşımaya imkân sağlamaktadır. Organlarımız da tıpkı hayvan ve bitkilerin yaptığı gibi kendi varlığını ve var olduğu bedenin sağlığını korumak için çalışmakta, insanın bu organlara zararlı yönde müdahalesi olmadığı sürece görevini aksatmadan devam ettirmektedir. Hepsinin farkında olmadan da olsa üzerine düşen görevi tatil vermeksizin yaptığı bir sistemde, farkında olduğu halde kendi üzerine düşen görevi terk etmeye meyilli; organları ona daha sağlıklı bir hayat, enerji, güç vs. sağlamak adına çırpınırken böylesi bedeni atıl bırakan yahut olmadık yollarda kullanan, hayatı sürekli “tatil tadında” yaşayan tek varlık ise insandır.

Düşünen insan için yaratılmış her şey ayet, her şey Allah’ın varlığına bir delil ve hayata dair bir ders barındırmaktadır. Hayatın bir amaç üzerine kurulduğu ve yaratılmış her şeyin de bu amaç çerçevesinde hareket ettiği göz önüne alındığında, insanın da bir amacı, bir hayat gayesi vardır. Hayatın nimetlerinden doyasıya yararlandığımız gibi o nimetleri korumak, daha yaşanılır bir dünya inşa etmek, hayatı yaşanmaz kılanların karşısına dikilmek de insanın vazifesidir. Nitekim ayetlerin de belirttiği üzere insanın varlık amacı Allah’a kulluktur ve bu kulluğun layıkıyla yerine getirilmesi gerekmektedir. Bir Müslüman’ın bu hususta gaflete düşmemesi, kulluğun tatilinin olmadığı gerçeğiyle yüzleşmesi büyük öneme sahiptir.

Pek ücra bir dağ köyünde memuriyete başladığımda ağır bir hastalık geçirmiştim. O zamana kadar kombinin tek tuşunu çevirerek zahmetsizce ısınan evlerde yaşayan ben, burada ısınmak için soba yakmak; bunun için ise hastalığıma rağmen buz gibi karlı bir havada dışarı çıkıp odun toplamak, o odunları sobaya girecek uygun ebatlarda dilimlemek, sobayı yaktıktan sonra ise belli aralıklarla kontrol edip sobayı söndürmeden yeni odun takviyesi yapmak gerektiği gerçeğiyle yüzleştiğimde büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Oysa yıllardır insanlar zaten böyle ısınıyorlardı ve bu onlar için hayatta kalmanın bir gereğiydi. Dolayısıyla yapılacak her tembellik, kişiye huzursuzluk, hastalık ve hatta ölüm olarak dönebilirdi.

Bugün büyük bir çoğunluğumuz böylesi bir hayatta yaşamıyor. Belki tek tuşla ısınmanın sağlandığı evlerde oturuyoruz ve bu yüzden hayati bir risk altında değiliz. Fakat çağ değişse de değişmeyen tek bir şey kalıyor geriye ki; tembellik, o gün kişiyi birçok yönden zarara uğrattığı gibi bugün de uğratıyor. Düşmanlı bir dünyada yaşıyoruz ve düşman durmaksızın çalışıyor. Dolayısıyla çalışmayı, çabalamayı tıpkı yemek-içmek gibi hayatlarının bir rutini haline getirmiş bu insanlar karşısında durmak için belli fedakârlıklar yapmak, içinde yaşadığımız kâinat ve yaratılmışlarından örnek alarak devamlı faydalı işler peşinde koşturmak, kulluğun tatili olmadığı gerçeğiyle yüzleşmek, hayatımızı Allah’ın rızası doğrultusunda yaşamak ve yaşatmak için uğraş vermeliyiz. Isınma örneğinde gösterilen tembellik belki sadece tek bir haneyi tehlikeye atacaktır fakat hayatı iyilik ve güzellik doğrultusunda inşa etme konusunda göstereceğimiz tembellik, bir geleceğin yok oluşuna sebep olacaktır.

Hayat, tatil günü kovalayarak geçirilecek bir şey değildir. Bir öğrenci için tatil, düşmanın önüne geçmek noktasında bir nevi fırsat zamanlarıdır. Farklı alanlara yönelik çalışmalar yapmak, gözlemlemek, deneyimlemek, bazen saatlerce düşünmek, hedefler belirleyip planlama yapmak ve harekete geçmek için özel günlerdir. Elbette bir Müslüman dinlenebilir, fakat onun tatil anlayışı, daha kararlı ilerleyebilmek için kısa bir soluklanmadan, daha sağlam adımlar atmak için güç depolamaktan ibarettir, olmalıdır.

YAZAR HAKKINDA
Serdar Tezcan
Serdar Tezcan
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN