GÜNDEM

Robin Hood Afyondur

Robin Hood Afyondur
İngiltere klasik edebiyatında ve halk hikâyelerinde Robin Hood hikâyesinin çok ayrı bir yeri vardır. İlk defa 12. Yüzyılda kaleme alınan Robin Hood hikayesi, ilerleyen yüzyıllarda beyaz perdeye dâhi aktarılmıştır. Robin Hood hikayesi, İngiltere tarihinde iyi-kötü çatışmasında; yalnız ama iyi olan tarafı temsil etmektedir. Ancak, Robin Hood hikâyesini yüzeysel bir şekilde ele almak yerine, bu hikâyede Robin Hood’un davranışlarını incelediğimiz zaman, modern Avrupa’nın temel davranışlarını da anlayabiliriz.

Robin Hood bizlere ‘zenginden alıp fakirlere dağıtan’ bir karakter olarak anlatılagelmiştir. Gerek hikayelerde gerek işlenilen filmlerde bu tema vurgulanmıştır. İlk bakışta ‘zenginlerden alıp fakirlere dağıtmak’ adalet ve güzellik içeren bir eylem intibaı verse de bu davranış hem toplumsal hem de İslam hukuku açısından doğru olmayan bir davranış olarak ele alınır. İslam siyaset düşüncesinde her şeyden evvel mevcut yönetime olan bağlılık esas alınmaktadır ve anarşi ortamı engellenmeye çalışılır. Yönetimin insanlık dışı uygulamaları ile karşı karşıya kalınması durumunda ise diplomatik yollara başvurulması önerilir. Bu sebeple, hikaye kahramanı olan Robin Hood’un bu davranışı, diplomatik yolları kullanmaksızın salt kaba kuvvete başvuran yönüyle İslam düşüncesine aykırı olmaktadır.

Robin Hood karakterinin, zenginden alıp (daha doğrusu çalıp) fakirlere dağıtması, her ne kadar iyi bir niyet taşısa da hem bu durum iyi niyeti tam manasıyla muvaffak kılmaz hem de toplumsal istikrarı bozması açısından da eleştiriye tabi tutulur. Biraz açıklamak gerekirse; Robin Hood her ne kadar iyi bir niyetle yola çıksa da yani fakirlerin fakirliğini ortadan kaldırmak niyeti taşısa da zenginlerden çalması ne kadar doğrudur? Bu zenginlerin hiçbiri mi alınteri ile zengin olmamış? İşte bu düz düşünce, Batı medeniyetinin temel düşüncelerinden biri olan Realizmin yani Gerçekçiliğin de temek kodlarından bir tanesini sunar bizlere. ‘Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz.’ gibi bir varsayımla hareket etmek suretiyle Robin Bey’in bu hareketini meşru kılmak, meseleyi üstün körü ele almak olur ve doğru sonuçlar da vermez. Öte yandan; tüm zenginlerin gayrımeşru yollarla zenginlik elde ettiğini varsaysak dahi, Robin Hood’un tek başına ya da düzensiz bir şekilde bu bozuk düzeni rayına oturtma çabası ne kadar doğru sonuçlar verecektir? Bu yönüyle Robin Hood hikayesi, insanları düz düşünmeye, ayrıntıları fark etmemeye sevk eden bir masal gibidir, ortadaki bir yanlışı, yine yanlış yollarla ortadan kaldırmaya çalışan insanlara hitap eden bir karakter gibi. Durumunuzu romantikleştirmek ya da ‘ibretlik tespitler’ bölümüne bağlamak istemezdim Robin Hood Bey ancak maalesef günümüzde de sizin gibi şahıslarla karşılaşmaktayız. Niyetlerinin iyi olduğundan şüphemiz olmayan abiler, ‘biz hiç onlara hizmet eder miyiz?’ demelerine rağmen, tıpkı senin gibi bir düzen ve fikir üzere hareket etmedikleri için birçok kardeşlerimiz zarar görüyor.

Robin Hood benzeri hikâyeler birçok farklı toplumlarda bulunmaktadır. Ancak bu tarz hikayelerde, kahramanımızın sürekli kendisine bir zulüm yapıldıktan sonra harekete geçtiğini görüyoruz. Örneğin; Robin Hood’un şatosu talan edilmeseydi Robin Hood isyan eder miydi ya da Bolu Beyi, Köroğlu’na zulm etmeseydi ayaklanır mıydı? Bu tarz kahramanlık hikayelerinin çıkış noktalarındaki bu ortak ‘bencillik’ durumu, maalesef ilk bakışta fark edilmese de ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın.’ düşüncesini  daha da yaygınlaştırmaktadır. Robin Hood için yapılacak olan tanımlamalara ‘’Köroğlu’nun İngiliz versiyonu’’ dense, yanlış denilmiş olmaz. Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu tarz hikayeler birçok farklı milletlerde bulunmaktadır.

Ezcümle, günümüzde, geçmişe nazaran daha az da olsa reklamı yapılan, gençlerimize örnek olarak gösterilen Robin Hood; aslında adaleti tesis eden, zulüm düzenini ortadan kaldırmayı ve marufu egemen kılmayı amaçlayan faziletli bir lider değildir. Tam aksine; kendisi zarar gördüğü için zararı ortadan kaldırmaya çalışan ve bunu bir düzen üzere yapmayarak adalet gözetmeyen bir hayduttur.  

YAZAR HAKKINDA
Enes Malik Yılmaz
Enes Malik Yılmaz
İstanbul'da doğdu. Doğduğu şehrin karmaşası içinde büyüdü. İlk ve orta öğrenimini hala tamamlamadığını düşünüyor. Liseyi İstanbul, Eyüp'te bitirdi. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler öğrencisi. Arkadaşı vasıtası ile tanıştığı ve Necmettin Erbakan'ın cenazesinde idrak etmeye başladığı Mili Görüş'te mücadele etmeye çalışıyor.
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN