FİKRİYAT

Genç İstikbal’de Fikriyat

Genç İstikbal’de Fikriyat
İnsanlık, tarih sahnesine çıktığı andan itibaren düşünmeye ve düşündüklerini kelime ve cümle kalıpları içerisine sokarak ifade etmeye başladı. Düşünceler sadece ifade edilmekle kalmadı, başkalarıyla paylaşılma ihtiyacı da sosyal bir varlık olarak insanoğlunda baş gösterdi. Ve görüldü ki, ne kadar farklı sayıda insan varsa o kadar farklı sayıda düşünce ve ifade yeryüzünü kaplamıştı. Çünkü her insan farklı ve özel benlik algılarına ve bilinç düzeylerine sahipti. Bunun yanında bakış açıları ve bunların ifade biçimleri de farklılık gösteriyordu. Bu kimi zaman insanlık için tehlikeli boyutlara ulaşan çatışma ve kavgalara yol açsa da insanlık medeniyetinin büyüyüp gelişmesi, bugüne gelmesi açısından bir zenginlik oluşturmuştur. Hala daha insanlığın üzerinde anlaştığı kesin ve net doğrular bulunmamakla birlikte, bu görüş ve düşünce farklılıkları medeniyet gelişimi için yine başrolü oynamaya devam etmektedir.

İnsanlar düşünmelerinin yanında bunları ifadeye döküp başkalarıyla paylaşma ihtiyacını güttü. Fakat bu da yeterli olmadı. İnsan yazmayı öğrendi, yazdıklarını kayıt altına alıp başkalarının bu şekilde kendi düşüncelerini okumalarını, bunlardan faydalanmalarını istedi. Çünkü kayıt altına alınan düşünceler çağlar sonrasını bile etkileyebilecek çok güçlü bir hazine olma potansiyelindeydi. Antik dönemden bugüne ulaşan nice metin, hala daha insanlık için yeni kapılar aralayabiliyor, yeni bakış açıları sunabiliyor. Bu yazma, kitap oluşturma ve yayma faaliyeti insanlar tarafından öyle benimsendi ki; insanlık ilim faaliyetinde bunu kendisine rehber edindi. Nice kitaplar yazıldı, yayıldı, yakıldı. Fakat düşünceler yok olmadı. İnsan demek düşünmek demekti. Düşünmeye devam etmek ve bunları yazıya döküp başkalarıyla paylaşmak günümüz dünyasında oldukça yaygınlaşmış vaziyette. Genç İstikbal de bu halkanın bir parçası olarak 20 yıldır düşünme ve düşüncelerini başkalarıyla paylaşma amacıyla yayın hayatına devam ediyor. Başkalarına kendi düşüncesini dayatmadan, “tek doğru düşünce budur“ demeden; olaylara ve kavramlara yönelik farklı pencerelerden bakan insanların kendi görüşlerini dile getirdiği bir mecra olma hüviyetini sürdürmeye devam ediyor. Fikriyat da, bu hususta oldukça önemli bir konuma sahiptir.

“Fikriyat“, etimolojik köken bakımından, Arapça’dan dilimize geçmiş bir ifadedir. Akıl yürütme, düşünce üretme gibi anlamlara gelen “fikir“ kelimesinden türemiş olup “düşünceler“ anlamında kullanılabilmektedir. Yani Genç İstikbal’deki “Fikriyat/Düşünce/Düşünseli“ kısmı, belirli düşüncelerin dile getirildiği kısma verilen addır. Bu bölümde farklı düşünce yapılarına dair akıl yürütmeler, farklı bakış açıları sunulur ve bu fikirlerin başkaları için de kesin doğru olduğu varsayımı dile getirilmez. Böyle bir mutlak doğruluğa ulaşabilmek günümüz dünyasında oldukça zordur. Yazan kişinin kendi dünyasından yansıyan ve kavramlara yönelik kendi bakış açısını gösteren sübjektif yazılar bütünü, Fikriyat’ın içeriğini oluşturur. Bu bölümün amacı, okuyan insanlarda farklı bakış açılarının varlığına dair bir farkındalık oluşturmak, yeni bakış açıları oluşturarak ufuklarını genişletmek ve özgür düşünceye dair bazı ipuçlarının verilerek yeni fikir üretebilmelerine katkı sağlamaktır. 

Günümüz dünyasında artık insanların düşünmelerini engellemek, ya da tek tip düşünce yapıları oluşturarak diğer düşüncelere gözlerini kapamak mümkün değildir. İletişim ve bilgi edinme çağında olmamız dolayısıyla da bilgiye ulaşmanın oldukça hızlı ve kolay oluşu, düşünce zenginliği hususunda farkındalık oluşturmamızı sağlamaktadır. Çünkü bize dayatılan herhangi bir bilginin, aslında öyle olmadığını araştırmak ve doğrusuna ulaşmak vaktimizin büyük bir kısmını harcamaz. Tabi ki burada önemli olan doğru bilgiye ulaşma yollarını bilmek, usul ve etik olarak bilginin nasıl kullanılacağını da araştırmaktır. Bilgi yığını olarak üzerimize boca edilen tüm fikir ve düşünceleri kendi zihin süzgecimizden geçirebilmek için de yine belirli unsurlara ihtiyacımız vardır. Sınırsız bir bilgi çöplüğünde gerçek bilginin hangisi olduğuna erişebilmemiz ya da kanaatlere ulaşabilmemiz zordur. Fikir dünyamızda belirli ön kabullerin olması bu açıdan oldukça normal bir durumdur. Bu durumda önemli olan, bir düşünce ve kanaate sahip olmak, ama o düşüncenin kesin ve mutlak gerçek olduğunu başkalarına dayatmadan o düşünceyi ifade edebilmektir. Tabi bir diğer önemli husus da sahip olduğumuz düşüncenin başka bir gün, edindiğimiz yeni bilgilerle değişebileceğinin de farkında olmaktır. Çünkü bizler düşüncelerimizin sahibiyiz; düşüncelerimizin kölesi değiliz. Sahip olduğumuz düşünceleri değiştirmek ya da onun tam zıddı olan bir düşünceyi benimsemek, oldukça zor olsa da; insan nefsinin ve kibrinin aşılmasıyla, insanın bu dünyada aciz bir varlık olduğu ve her şeyi en iyi kendisinin bilemeyeceği kanısının oluşmasıyla bu durum hayatın bir normali haline gelecektir.

YAZAR HAKKINDA
Mehmet Emin Mertoğlu
Mehmet Emin Mertoğlu
Genç İstikbal Dergisi Yazarı
YORUMLAR
İçeriğe ait yorum bulunmamaktadır.
YORUM YAPIN